Salvador
Dali, Cannibalism in Autumn (Sonbaharda Yamyamlık) resmini 1936-37
yılları arasında yapmıştır. Sürrealizm akımının en önemli
temsilcisi olan Dali, bu resminde dışavurumculuğu kullandığını
söyleyebiliriz.
Barthes’ın
göstergebilimsel çalışmalarını baz alarak metinimizi incelemeye
başlarsak, resimde gösterenler şunlardır; sarı rengin hakim
olduğu bir ortamda, çekmeceli bir masanın üzerinde siyahi bir
erkekle, beyaz bir kadın bulunmaktadır. İnsanların belden üst
kısımdaki bölümleri görülmektedir. Çekmeceler açık
konumdadır ve içlerinde çatal, bıçak gibi sofra gereçleri
çıkmıştır. Kadın ve adamın vücut şekilleri normal olmayan
şekilde yamuktur. Kadının kafası adamın sanki ağzının içine
giriyormuş gibi bir izlenim uyandırmaktadır. Adam bir eliyle
kadının göğsünü sıkmakta, diğer eliyle kadının göğsünden
kaşıkla bir parça almaktadır. Kadın ise bir yandan elindeki
çatalı kendi kafasına batırmakta, bir taraftan da adamın
boynundan doladığı eliyle, göğsünü bıçakla kesmektedir.
Masanın üstünde ve adamın kafasında soyulmuş elmalar vardır.
Adamla kadının kafalarının birleştiği yerde, sabit kalmalarını
sağlayan bir destek bulunmaktadır.
Resimde
gösterilen, ilişkilerinde dış dünyaya kapalı olup, sürekli
birbirleriyle ilgilenen sevgililer, bir süre sonra birbirlerini ve
ilişkilerini tüketmeye başlarlar. Fazla bağımlılıktan ve
kuvvetli duygu yoğunluğundan ilişki kısır bir döngü içine
girer. Sevgililer ne birbirleriyle, ne de ayrı olarak yaşamaları
mümkün değildir. Aşk, insan hayatının baharı olarak bilinir,
fakat burada zaman sonbahardır, yani ilişkinin son evresine
gelinmiştir ve hastalıklı bir durum ortaya çıkmıştır. Bu
yüzden ressam, sarı renge ağırlık vermiştir. Ayrıca
mitolojide elma, günaha girmeyi, yasak bir eylemi temsil etmektedir (çünkü Havva, Adem’e ağaçtaki elmayı
yemek için baskı yapmış, bunun sonucunda Tanrı tarafından
cezalandırılarak cennetten kovulmuşlardır). Resimdeki elmalar
soyulmuş vaziyettedir ki sevgililer günah işleme durumunu çoktan
geçmişlerdir.
Resimdeki
çiftin duruşundaki karmaşıklığa rağmen, zarar gören taraf
yalnızca kadındır. Ataerkil bir açıdan bakarsak, elma
metaforunda olduğu gibi, onları bu kötü duruma sürükleyen bir
kadın aklıdır. Bu yüzden çatal kadının beynine saplanmıştır.
Ayrıca cinsellik bir suç olduğundan kadının erotik bir bölgesi
olan göğüsleri gerçek dışı bir şekilde uzamıştır. Adam,
nazik bir hareketle bir yandan göğsü tutup diğer yandan aynı
naziklikte göğüsten bir kaşık almakta, kadın ise kendi göğsünü
kaba bir el hareketi ile kesmektedir. Burada yine kadın cinselliği
ön planda tutulmuştur. Erkeğin siyah, kadının beyaz olması, ilişkilerde her zaman kişilerin “siyah ve beyaz” gibi
birbirlerinin tam zıttı karakterlerde olmalarını ifade
etmektedir. Ayrıca zarar gören tarafın beyaz olması, günümüze
kadar siyahilere hep ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasının ve
bugün onların bu durumu tersine çevirdiğinin bir göstergesidir.
Ve cezalandırmanın sembolik bir anlatımıdır.
Ev, toplum
yapısının korunmasını sağlayan en küçük unsurlardan biridir.
Resimde çok uzaklarda beyaz bir ev görülmektedir. Bu durum, artık
aile ve toplum kavramından çok uzaklaşıldığını, sorunun çok
ciddi bir boyutta olduğunu belirtir. Salvador Dali resimlerinde
sürekli olarak çekmeceleri ve destek çubuklarını kullanır.
Sigmund Freud’dan etkilenen ressam, düşleri ve rüyaları
genellikle konu eder. Resmin bir rüya ortamı olduğunu düşünürsek,
birbiri içine geçmiş, uzamış görüntüler çok olasıdır.
Dali, bu imgeleri bir destekle tutturmaktadır. Ayrıca bilinç
altına itilen şeyler, rüyalarda tekrar karşımıza
çıkabilmektedir. Bu tıpkı kimsenin görmesini istemediğimiz
şeyleri evimizde bulunan çekmecelerin en alt tarafına saklamamız
gibidir. Bu çekmeceler hayatımızın bir bölümünde, biz
istemesek bile açılırlar ve gizlediğimiz şeyleri (zayıf
noktalarımız gibi) ortaya çıkarırlar.
Eseri
yapıldığı dönem içinde incelersek farklı bir bakış açısı
elde ederiz. Salvador Dali, sürrealizmi kullandığı bu resminde
aynı zamanda bir dışavurum da sağlamıştır, çünkü Dali’nin
bu resmi yaptığı yıllarda İspanya, büyük bir iç savaşın
içindeydi. Dali, dışavurumunu yine sürrealist öğelerle
gerçekleştirmiştir. Almanya’da doğan Dışavurumculuk akımının
özellikleri şunlardı;
- Radikal bir yaklaşımla, taraf tutan, itham eden, söylemek istediklerini haykıran bir anlatımı vardı.
- Desenler, kendiliğinden ortaya çıkan tepkilerden oluşuyordu.
- Düşünceler ve mesaj öne çıkmıştı.
- Sanayi çağının yarattığı sefalet, savaşlar konulara yansıtıldı.
- Resimlerinde ortak düşünceye dayanan bireysellik vardı.
İspanya
İç Savaşı, milliyetçiler ile cumhuriyetçiler arasıda
gerçekleşmiş bir iç savaştır. Üç yıl süren ve İspanya'da çok
fazla yıkıma yol açan savaş, 1 Nisan 1939'da milliyetçilerin
zaferi ile sonlanmıştır. Milliyetçiler, yarım milyon ölü-yaralı,
bir milyondan fazla sürgün ve sınırsız tahribata sebep olarak
ülkeye hakim olmuşlardır. Almanlar deneyim açısından en
kazançlı çıkan ülke olmuştur. İspanya İç Savaşı Hitler'in
durumunu güçlendirmiş, Fransa üçüncü bir Faşist komşuya
sahip olmuştur.
Herkes
kadar savaştan etkilenen Salvador Dali, resimde dışavurumcu
imgelerin yanı sıra kendi tarzı olan sürrealizmi de katmıştır.
Sürrealizmde önemli olan aklın denetiminden kurtulmak, bilinç
altını yansıtmak ve alışılmışa karşı ayaklanma anlayışını
sürdürmekti. Savaş zamanında ortaya çıkmış bu eseri,
bulunduğu durum içerisinde değerlendirecek olursak; savaşın
barut kokan atmosferinin ve boğuculuğunun resme yansıdığını ve
ona uygun kahve rengi tonlarının kullanıldığını görüyoruz.
Aynı zamanda resmin isminde de belirtildiği gibi (Sonbaharda
Yamyamlık), renkler sonbahar havasını vermektedir. Savaşta
tarafların adeta birbirlerini yemesi, resimde metafor olarak
anlatımdan çıkmış, gerçeğe dönüşmüştür ve ayrıca
birbirlerini yerlerken çatal bıçak da kullanmaları bir ironi
olarak vurgulanmaktadır.
Resmi daha detaylı incelemek için buraya bakabilirsiniz.