17 Şubat 2016 Çarşamba

Bir dönüşüm değil, gerçek kimliğine kavuşma hikayesi: The Danish Girl

Tom Hooperın 4. uzun metraj filmi Danimarkalı Kız, yılın en çok merak edilen Oscar adaylarından...  Kendi adını taşıyan The Danish Girl romanından uyarlanan film, tarihte ilk cinsiyet değişimi operasyonu geçiren ressam Einar Wegenerın Lili Elbeye dönüşümünü anlatıyor. Gerçek olayların tümüyle yansıtılmadığı uyarlama film, biyografi türünden öte kurmaca bir dram olarak karşımıza çıkıyor.

Film, temelinde iki ayrı konuya odaklanıyor; birincisi dinamikleri değişen karı-koca ilişkisi, ikincisi cinsel kimlik ve cinsiyet değişimi. Danimarkada ünlü bir ressam olan Einar Wegenerın, kendisi gibi ressam olan eşi Gerda ile uyumlu bir ilişkisi vardır. Sosyal çevreleri da sanat camiasından önemli insanlarla doludur. Ancak, çizimlerinde çıkmaza düşen Gerdanın bir gün kadın kıyafetleri giydirerek onu resmetmek istemesiyle Einar, içinde bulunan boşluğun farkına varır.

Sen Lili'nin dirilmesine yardım ettin ama o hep oradaydı˝
Filmde dönüşüm ani bir biçimde olmamıştır. Hikayeye yedirilen ve aslında verilmek istenen, içinde yaşadığı toplum ve marjinal düşüncenin baskısından ötürü Einar,  hiçbir zaman asıl kimliğinde davranamadığıdır. Gerdaya söylediği Sen Lili'nin dirilmesine yardım ettin ama o hep oradaydı˝ sözleriyle bunun bir dönüşüm değil, gerçek kimliğine kavuşma hikayesi olduğunu anlarız.

Film, 1930la Avrupa’sındaki cinsiyetçi muhafazakar tutumunu da gözler önüne serer. Einerın gittiği tüm doktorlar, ya Einerı tedavi etmeye çalışır, ya da ona şizofreni teşhisi ile akıl hastanesine yatırmaya çalışır. Böyle sert bir ortamda Einer, Liliyi ortaya çıkarmak için zorlukla mücadele eder. Bu mücadele Gerdayla hem özel, hem de profesyonel hayatlarını geri dönülmez bir şekilde değiştirir. Gerda düştükleri durumda kocasını kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken bir taraftan da mutsuz bir insana yardım etmek istemektedir. Einerı bu yoldan geri döndürmenin imkansız olduğunu çok geçmeden anlar.  O fiziksel olarak erkek kalsa bile Rüya gördüğümde Lili'nin rüyaları oluyor diyecek kadar mental olarak kendini değiştirmiştir.

Değişen Roller
Gerda, onun hayattaki en yakın dostu ve mücadelesindeki en büyük destekçisi olarak kalacaktır. Fiziksel olarak cinsiyet değişiminin yanı sıra Einer ve Gerda, bu süreçte kadın-erkek rollerini değimişlerdir. Einer giderek -kadına atfedilen- duygusal zayıflığa, kırılganlığa, yardıma ihtiyaç duyan Lili karakterine evrilirken Gerda da sanat alanında daha başarılı, daha etkin, Einere destek olan daha güçlü bir insana dönüşür.

Bu arada filmin oyunculuktaki başarısını gözardı etmeyelim. Einer Wegeneri canlandıran Oscar ödüllü Eddie Redmayne, Lili karakterinde vücut bulurken rollünün hakkını sonuna veriyor. Einerin zarif, centilmen inceliğinden Lilinin utangaç gülümseyişine, flörtöz-sevimli göz kırpışlarına kadar tüm jest ve mimiklerinde karakteri yaşatıyor.

Ana karakterlerin oyunculuğu ve sahne tasarımıyla başarısını kotaran film her ne kadar gerçek olayları tam olarak yansıtmasa da olay örgüsü ve yükselen dinamiğiyle hafızalara kazınıyor.

Einer Wegener'la ilgili daha fazla bilgi: http://hafif.org/yazi/tarihin-ilk-transeksueli-lili-elbe/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sence?